25 Ekim 2011 Salı

PES 2012 İnceleme



Eminim benim gibi sizler de devam eden şike ve teşvik primi soruşturmasının etkisindesiniz ve sürecin sonunda çıkacak karar ne olursa olsun içinizdeki futbol heyecanının büyük oranda yitip gittiğini hissediyorsunuz. İtalyan düşünür Gramsci’nin deyimiyle sadakatin açık havadaki krallığı olarak tanımladığı futbol, 21. yüzyılda kapitalizmin vahşi çarklarının arasına sıkışmış ve vıcık vıcık makina yağıyla kirlenmiş olsa da içimizdeki futbol aşkını canlandıracak eşsiz bir yol biliyorum: PES ve FIFA’nın bitmek bilmeyen rekabeti... Tıpkı İngiltere’de burjuva “mavi”lerle işçi sınıfı “kırmızı”ların çekişmesinde; İskoçya’da Katolik azınlık Celtic ile Protestan çoğunluk Rangers’ın rekabetinde; İspanya’da faşist Franco’nun takımı Real Madrid’e karşı verilen mücadelede; Almanya’da 7 şampiyonluğunun 6’sını Hitler döneminde yaşamış Schalke 04 ile solcuların takımı Borussia Dortmund’un kapışmasında ve Afrika’da vuvuzelanın başkaldırısında gördüğümüz gibi... Rekabet, bizi yeniden bir şekilde sadakatin açık havadaki krallığına kavuşturacak.
Resmi büyütEvet, her yıl olduğu gibi bu sonbaharda da FIFA ve PES serilerinin yeni itereasyonlarıyla kucaklaşacağız. FIFA’nın sağlam atmosferine karşı PES’in ruhu, FIFA 12’nin yeni fizik motoruna karşı PES 2012’nin pas atacağımız oyuncuyu kontrol etmemizi sağlayan yeni kontrol mekanikleri... Bu yıl her zamankinden daha sıkı bir çekişme yaşanacak (her yıl da aynı şeyleri söylüyoruz ya neyse) ve sonuçta kazanan yine futbolseverler olacak. Bu tatlı süreçteki ilk konuğumuzsa Pro Evolution Soccer 2012. Konami’nin geçtiğimiz yıl bizlere sunduğu yenilikçi formülü usta fırça darbeleriyle birkaç adım ileriye taşımayı vaat eden bu yeni futbol karnavalına PC platformunda sizler için konuk olduk.
PES 2012’nin oynama imkanı bulduğumuz sürümü oyunun final halini temsil etmiyor pek tabii. Mesela oyunun çevrimiçi içerikleri veya her yıl merakla beklediğimiz lisanslı müziklerini bu versiyonda görme şansına erişemedik. Eh, oyunun 14 Ekim’de raflarda olacağını düşününce bu çok da anormal bir durum değil.  Bu yüzden ön incelememiz daha çok oynanış mekanikleri ve oyuna eklenen yenilikler ekseninde olacak. Her ne kadar Master League ve Become-A-Legend oyun modları bu ön inceleme versiyonunda oynanabilir olsa da, bu modlardaki derinlemesine deneyimlerimizi de oyunun Ekim ayında yayınlayacağımız incelemesine bırakıyorum. Takdir edersiniz ki aynı şeyleri iki kere anlatmak ve okumak pek de eğlenceli bir şey değil. Yine de bu konularda ufak detaylar vermeyi ihmal etmeyeceğim.    
İlk olarak oyunun tıpkı geçen yıl olduğu gibi Türkçe yazı desteğiyle geldiğini söylemeliyim. Sanırım bu pek çok oyunsever için oldukça güzel bir özellik. Hala Türkçe spiker desteği olmasa da satışlar iyi gittiği takdirde Ertem Şener-İlker Yasin veya Ercan Taner- Rıdvan Dilmen gibi isimlerle karşılaşmak işten bile değil açıkçası. Özellikle de oyunun geçen yıl Yunanca spiker desteğine kavuştuğunu hatırlayınca.
Oyuna girdiğimizde geçen yılların aksine bizden bir avatar yaratmamız isteniyor. Bu aslında bir çeşit portre. Saç detaylarından vereceğimiz poza, göz renginden burun deliklerine kadar hemen her detayı tıpkı serinin önceki oyunlarındaki oyuncu yaratma ekranında olduğu gibi belirleyip portremizi oluşturuyoruz. Anladığım kadarıyla oyunun çevrimiçi modlarında yarattığımız bu portreyle boy göstereceğiz.
Zorluk, pas yardımı, kontroller, favori takım, favori oyuncu gibi bilindik ayarları da yaptıktan sonra oyunun dinamik menüsüyle tanışıyoruz. Aslında bu, büyük ölçüde geçen sene arka planında farklı farklı Messi pozlarıyla büyük beğeni toplayan menünün aynısı. Tek fark, hareketsiz bir Messi görüntüsü yerine bu kez arka planda oyunun E3 2011 videosu dönüyor. Açıkçası Konami’nin statik bir menüden ziyade bizi daha oyuna girmeden havaya sokan hareketli bir tasarım tercih etmiş olması çok güzel. Oyunun final versiyonunda da birkaç farklı tema seçeneği eklerlerse tadından yenmez. Menüdeki gezintimi bir kenara bırakıp şöyle hızlı bir maç yapmaya ve oyunun yenilikleriyle kucaklaşmaya karar verdiğimdeyse ilk bakışta pek bir şeyin değişmediğini düşünerek hayal kırıklığına uğruyorum. Gamepad’i elime aldığımdaysa beş saniye süren bu olumsuz hava bir anda dağılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder